28 Nisan 2012 Cumartesi

Orson Welles'in İnsanları İntihara Sürükleyişi

Dünyalar Savaşı Tiyatrosu ve İnsanların Paniği
Hem radyo oyunculuğu, hem aktörlük, hem de yönetmenlik ve yapımcılık yapan Orson Welles, hayatı boyunca birçok başarı elde etti. Bunlardan birini ise, radyo için hazırladığı "The War of The Worlds" (Dünyalar Savaşı) adlı şovda Cadılar Bayramı için hazırladığı büyük şakayla uluslararası bir paniğe yol açarak başarmıştı.

Oyunun başında belirtildiği halde, araya girdiği reklam nedeniyle radyonun oyunda olduğunu unutan binlerce vatandaş, oyunun gerçek bir haber veriyormuş gibi başlamasına inanmıştı.

Şovda, Dünya'yı uzaylıların ele geçirdiğini bildiren bir anons ile yüz binlerce insanın sokağa fırlamasına neden oldu. Haber anonsu gibi ilerleyen bir saatlik bu yayının gerçekçiliğine inanan binlerce vatandaşın dükkanları yağmalamalarına, hatta uzaylıların kendilerini katletmesi yerine intihar etmeyi seçen onlarca kişinin ölümüne neden olmuştur.

Oyunun ilerleyen bölümlerinde New York'ta PBS binasının tepesinden şehre zehirli gaz yayan Tripod'ların ve yaşanan paniğin anlatıldığı bölüm çok iyi düşünülmüştür. Spikerin "insanlar sinekler gibi, fareler gibi ölüyorlar" dediği sahnede panik dalgasını iyiden iyiye artırmıştır. Orada da, olayları anlatan spikerin bir yerden sonra gaz yüzünden öksürmeye başlaması ve sonra ölmesi ve arka fonda siren seslerinin duyulması, bunun oyun olduğunu bilmeyen herkesi korkutmuştur. Hemen ardından bir radyo operatörünün frekansa girip "Isn't there anyone on the air?" diye feryat etmesi paniğin doruğa çıktığı anlardandır.

Welles, bu yaptığı şakadan ötürü ceza almak yerine kendisine ödül verilmiştir. Kitleleri etkileyebilecek bir yeteneği olduğu fark edilen Welles, daha sonra Hollywood'tan teklif aldı. Ardından "The Campbell Playhouse" adlı programa başladı.

Radyo Tiyatrosunun orijinal yayın akışını okumak için Buraya Tıklayınız

Orson Welles Kimdir?
Halen sinema tarihinin en önemli filmi olarak kabul edilen "Citizen Kane"in deli-dahi yönetmeni olan Orson Welles, ilginç hayat hikayesi ile de biliniyor. Tiyatro oyuncusu olarak başladığı kariyerine, radyo programcılığı, yönetmenlik ve yapımcılık ile devam etmiş, geriye rol aldığı ve yönettiği birçok film bırakmıştır.

Orson Welles 1915 yılında ailesinin ikinci çocuğu olarak dünyaya geldi. Babası bisiklet parçaları üreten bir mucit, annesi ise piyanistti. Annesi ona piyano ve keman dersleri veriyor, Shakespeare öğretiyordu. Daha sonraki yıllarında filmlerinde bu etkiler göze çarpacaktı.

9 yaşındayken annesi Beatrice'i, 15 yaşındayken de babası Richard'ı kaybedince bakımını Chicago'da yaşayan Dr. Maurice Bernstein üstlendi. 1931 yılında ilk tiyatro oyunlarını sergilediği Woodstock'daki Todd Erkek Okulu'ndan mezun oldu. Dublin'deki Gate Tiyatrosu'ndan bazı küçük roller için teklif aldı. 1934 yılına gelindiğinde ise New York'da radyo oyunculuğu yapıyordu. Aynı yıl kendisi gibi oyuncu olan Virginia Nicholson ile evlendi.

1936 yılına kadar İngiltere'de ve Amerika'da birçok tiyatro oyununda rol aldı. Daha sonra Negro Tiyatro Topluluğu'ndan teklif aldı ve burada kendi ekibini oluşturup klasik tiyatro eserlerini oynama fırsatı buldu. İlk sahneye koydukları oyun Macbeth ile üstün bir başarı elde ettiler. Bu tiyatroda Marc Blitzstein'nin "The Cradle Will Rock" adlı oyununu hazırladı ancak açılışının olduğu akşam oyunun komünizm propagandası içerdiği gerekçesiyle tiyatro kapatılınca oyuncular, müzisyenler ve seyirciler hep beraber başka bir tiyatroya gittiler ve o akşam oyun sergilendi. Bu yasak oyuncuların daha özverili çalışmasına neden oldu ve oyun kısa zamanda yasağa rağmen çok ses getirdi. 1937 yılında John Houseman ile birlikte "Mercury Tiyatrosu"nu kurdu. İlk oyunu olan Shakespeare'in "Julius Ceaser"ı İtalya'da sahneye koydu. Burada da büyük bir başarı kazanadı.

1940'dan Sonrası
1940 yılına gelindiğinde "The Campbell Playhouse"dan ayrıldı. Programı yaparken tanıştığı Herman Mankiewicz ile ilk filmi "Citizen Kane" üzerinde çalışmaya başladı. Senaryo hazırlanırken William Randolph Hearst, Robert McCormick ve Joseph Pulitzer gibi kişilerden ilham alınmıştı. Film daha yapım aşamasındayken Randolph Hearst'in hayatından kesitler sunuluyor gerekçesiyle dedikodulara sebebiyet vermiş ve köşe yazarlarının ilgi odağı olmuştu. Welles filmin bu kadar ilgiye ve tartışmaya neden olacağını fark etmemişti. RKO Stüdyosu tehditler almıştı. Bu yüzden filmin tanıtımı yapılamadı ve birçok salon filmi göstermeyi kabul etmedi. RKO, büyük para kaybetti. Filmi izleyebilen kesimin eleştirileri iyi yöndeydi ve film 9 dalda Oscar'a aday olsa da ancak "En İyi Özgün Senaryo" ödülünü alabildi.

Ardından Welles CBS için yeni bir radyo programı hazırlamaya başladı. Aynı zamanlarda RKO için yeni bir film üzerinde çalışıyordu. "The Magnificent Ambersons" adlı film Booth Tarkington'nın Puliter Ödüllü romanının adaptasyonuydu. Film şirketi daha önceki filmde kaybettiği parayı bu filmde geri kazanmayı umuyordu ancak sinematograf Stanley Cortez ile Welles'ın anlaşmazlığı yüzünden hem çekimler uzamıştı hem de bütçe aşılmıştı. Eş zamanlı olarak Welles, "Journey Into Fear" adlı film üzerinde de çalışıyordu. Welles bu filmin yapımcılığını da üstlenmişti.

Rio de Janeiro Karnavalı'nı anlatan bir belgesel çekmesi için teklif gelmesi üzerine çalıştığı filmleri ve hazırlamakta olduğu radyo programını bırakarak Brezilya'ya gitti. Aynı dönem ünlü oyuncu Rita Hayworth ile evlenen Welles onun kariyerinde önemli bir yer tutar.

1946 yılına gelindiğinde CBS ve ABC için radyo programlarının yanı sıra International Film ile "The Stranger" adlı filmin yapımında görev aldı. Ardından "The Lady From Shanghai" adlı ünlü filminin çekimlerine başladı. Bu filmde ikinci eşi Rita Hayworth ile çalıştı. Film sırasında yine stüdyo ile anlaşmazlıklar yaşadı. Artık Hollywood'da büyük stüdyolarda çalışamayacağını anlayınca 1948 yılında Avrupa'ya giderek çok düşük bir bütçe ile "Macbeth" adlı Shakespeare uyarlamasını yönetti. Ertesi yıl "The Third Man" adlı filmde çalıştı.

Onun oyuncu olarak asıl çıkışı "Othello" adlı film ile oldu. Bu filmdeki rolüyle Cannes Film Festivali'nde "Palme d'Or" ödülünü kazandı. 1952 yılında İngiltere'de çalışmaya devam ediyordu. Radyo programı hazırlamaya devam ediyordu. Bir yandan da oyunculuk kariyeri devam etmekteydi. Bu dönem birçok televizyon filmlerinde ve dizilerde rol alıyordu. 1955 yılında "Mr. Arkadin" adlı film ile yönetmenlik hayatına geri döndü. Harry Lane adlı radyo şovunda çalıştığı ekiple bu filmi hazırladı. Filmin çekimleri devam ederken bir yandan da televizyon için "Orson Welles' Sketchbook" adlı seriyi çekiyordu.

1956 yılında bir radyo programı teklifi üzerine Hollywood'da geri döndü. 1958 yılında "The Touch of Devil" adlı filmde kendi kurduğu ekibi ile çalışma fırsatı buldu. Ancak diğer filmlerinde olduğu gibi bu film de kesintilere uğradı ve tamamı gösterilmedi.

1959 yılında tekrardan Avrupa'ya dönen Welles, Don Quixote adlı filmin çekimleri için İspanya'ya sık sık gidiyordu. Avrupa'nın çeşitli ülkelerinde film çekme imkanı bulmuştu. 1970 yılına gelindiğinde Don Quixote'un çekimleri hala bitmemişti.

1962'de Franz Kafka'nın bir romanından uyarlanan "The Trial" adlı filmi yönetti. Ardından 1967 yılında "The Deep" filmi geldi. 1970 yılına kadar Avrupa'da kalarak "Orson's Bag" adlı televizyon serisini çekti.

1970 yılında Amerika'ya geri dönen Welles, kendi finansa ettiği projeler üzerinde çalışmak istiyordu. "Moby Dick" bu dönem çalışmaya başladığı bir projeydi ama bu da yarım kaldı. 1973 yılına gelindiğinde "F For Fake" adlı filmin projesi tamamlanmıştı. Yine aynı yıl "The Treasure Island" adlı filmde eski ekibi olan "Mercury Tiyatrosu" ekibiyle çalışma fırsatı buldu.

1977 yılında "Amerikan Film Enstitüsü" tarafından kendisine "Ömür Boyu Başarı Ödülü" verildi. Welles'ın son yıllarını projelerine finansal kaynak bulmaya çalışmakla geçti. 1984 yılında "Directors Guild of America" tarafından "Onur Ödülü"ne layık görüldü. 10 Ekim 1985 tarihinde 70 yaşındayken geçirdiği bir kalp krizi sonucu hayatını kaybetti. Üzerinde çalıştığı birçok projesi yarım kaldı.

*Alıntıdır*

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...