Gerçekte olmayacak şeylerin gerçek gibi anlatılmasına karşı
olan ilgi, çok eski zamanlarda başlamıştı. Ruh, peri masalları, devler ve cücelerin
olduğu hikâyelerle hayat buldu Fantastik Kurgu. Kimi zaman ise gerçek hayatta
olan hikâyelerin uyarlanmasıydı, kimi zaman ise “keşke böyle olsaydı” diye iç
geçiren yazarların kalemlerinden dökülen mısralardı.
Ancak her hikayede olduğu gibi Fantastik Kurguda kullanılan
canlılar da, bazı kaynaklardan esinlenilerek ortaya çıkmışlardır. Bütün
Fantastik yaratıkları tek tek incelememiz mümkün değil elbette, ancak belli
başlı birkaçını inceleyerek, Fantastik Kurgu’nun esin kaynaklarının neler
olduğuna kısaca göz atalım.
Stonehenge’yi korumak için kendilerini adayan Druid’ler,
açık alanlarda hayatlarını sürdürdüklerinden dolayı, zamanla "ormanın bekçileri"
olarak anlatılmaya ve yazılmaya başlanmıştı. Bitki karışımları yapmaları,
yıldızları okumaları ve şifalı ilaçları, onların büyücü olarak görülmesine
neden olmuştu. Orman, bitkiler ve hayvanlarla iletişimleri olduğu düşünülmesi
de buradan gelmektedir.
Günümüzde hala Stonehenge’nin bekçiliğini yapan bir kısım
Druid yaşamaktadır. Ancak eski Druid yaşayışının aksine, Stonehenge’i görmek
için gelenlere şov niteliğinde ortaya çıkan bir guruptan ibarettir bunlar.
Vampir :
Druid’lerin dışında son zamanların en çok ilgi gören diğer
yaratıkları olan Vampirler de tarihteki olaylardan esinlenilerek ortaya
çıkmıştır. Voyvoda III. Vlad Tepeş (namı diğer Kont Drakula) Müslümanlara olan
nefretiyle nam salmıştır. Voyvoda düşmanlarını çeşitli işkencelerle
öldürmekteydi. Bunların arasında ise en çok kazığa oturtmak vardı. Bu yüzden
çoğu yerde Kazıklı Voyvoda olarak da bilinmektedir.
Voyvoda, düşmanlarının kanını içerek ölümsüzlüğe erişeceğini
düşünüyordu. Bu nedenle intikamla dolu Voyvoda’nın ölümsüz olduğuna inanılmış
ve torunları olan Vampirlerin, kana susamış yaratıklar olarak dilden dile
anlatılmasına sebep olmuştur. Gerçekte ise Voyvoda, Müslümanlara yaptıklarından
dolayı Osmanlı Padişahı tarafından idam ettirilmiştir. Kimi söylenceye göre
Voyvoda ölmemiş ve Vampir olarak yaşamaya devam etmiştir.
Bu konu üzerinden ilk roman, Bram Stoker tarafından 1890’lı
yıllarda yazılmıştır ve büyük ilgi görmüştür. 100 yılı aşan bu ilgi günümüzde
kendilerini vampir olarak lanse eden gençlerden oluşan locaların oluşmasına bile
sebebiyet vermiştir. Bu localarda kan adı verdikleri kırmızı sıvıları içerek
bir tür parti tadında toplantılar hala yapılmaktadır.
Paladin :
Kelime anlamı “şövalye” olan Paladin, on ikini akranlar (on
iki yiğit olarak da geçer) olarak bilinen, Şarlman (Charlemagne) mahkemesinin
önde gelen askerleridir.Müslüman ordularına karşı savaşan, Hıristiyanlığı
temsil eden savaş kahramanları olarak ortaya çıkmışlardır. Kurallar ve doğruluk
adına savaş vermişlerdir.
Zamanla Paladinler gibi amaçları olan Tapınak Şövalyeleri ve
Töton Şövalyeleri ortaya çıkmıştır. Cermen İmparatorluğunda Hıristiyanlık adına
savaşan bu Şövalyelerin başarıları ve güçleri onları zamanla efsane haline
getirmiştir.
Paladinler doğruluğa olan düşkünlükleri, evlenmemeleri ve
Hıristiyanlıkta kutsanarak savaşlara gitmeleri sebebiyle, “İyiliğin Kutsal
Savaşçıları” olarak nam salmışlardır. Yazılı edebiyatta zaman zaman kullanılmışlar
ve fantastik edebiyatta güçleri daha da arttırılarak anlatılmıştır. Son
zamanlarda Zindan ve Ejderha oyununun en gözde karakterleri olarak gözümüze
çarpmaktadırlar. Bu oyunda Paladinler, tarihteki
düşünce yapıları ve yaşayışları temel alınarak oluşturulmuştur.
İngilizcede “cüce cin” anlamına gelmektedir. Normalde orman
cinleri, su perileri ve benzeri doğal canlıları belirtmekte kullanılmaktadır.
Ancak Tolkien’in getirdiği yeni bakış açısıyla, artık çok daha ilgi çekici bir
karaktere sahip olmuşlardır.
Elflerin en bilineni Leprechaun olarak
adlandırılan orman cinleridir. Bunlar altın dolu kazanlarını, gök kuşağının
bittiği yere saklamalarıyla bilinirler. Elfler birçok kez üçkâğıtçı ve
güvenilmez karakterler olarak anlatılmışlardır. Çıkarcı ve eğlenceye
düşkündürler. Sihirli yetenekleri sayesinde çok iyi gizlenirler ve görülmeleri,
onlar istemediği sürece imkânsızdır.
İlk Elflerin kaynağı İskandinav mitolojisidir. Tabi mit
olmalarına sebep veren olaylar tam olarak bilinmemektedir. (Ormandan gelen
sesler, görülen halüsinasyonlar buna sebebiyet vermiş olabilir.) Ancak
günümüzün en ilgi çekici fantastik yaratıkları oldukları aşikâr.
Dwarf :
İngilizcede “cüce” anlamına gelmektedir. Bodur boylu
insanlara verilen addır. En bilindik Dwarf masalı Pamuk Prensestir (“Snow White
and the Seven Dwarfs”). Yine İskandinav mitolojisinden türeyen bu ırkın nasıl
ortaya çıktığı çok karmaşık değildir aslında. Cüceliğin bir tür lanet olduğunu
var sayan halkın anlatımlarıyla mitolojiye yerleşmişlerdir.
Huysuzlukları toplum içerisinde hor görülmelerinden
kaynaklanmaktadır. Sirklerde ve diğer insanları eğlendirmek için
kullanılmışlardır (ki hala kullanılırlar) ve bu durum onları insan içinde dalga
geçilen kişiler haline getirmiştir. Bu yüzden fantastik kurgularda da Dwarflar
huysuzdurlar.
Akranları olan Halfinglerden (Tolkien’in anlatımıyla hobbit
olarak geçen buçukluklar) farklı olarak yavaş ama güçlüdürler. Kısa boylu
insanların da diğerlerinden daha güçlü olduklarını düşünürsek, bu anlatımın da
pek yersiz olmayacağını görürsünüz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder