3 Mart 2012 Cumartesi

Türk Edebiyatında Fantastik Kurgu

J.R.R. Tolkien'in Yüzüklerin Efendisi (The Lord of the Rings) üçlemesinin Peter Jackson tarafından sinemaya uyarlamasından sonra fantastik kurgu hiç olmadığı kadar ilgi çekti. Eminim ki bu konuda çoğu kişi benimle hemfikir olacaktır. Türkiye'de yaşayanlar olarak kitap okumak yerine, film izlemeye daha yatkınız. Şu an çıkıp bir röportaj yapılsa ve soru da şu olsa: "fantastik kurgu hakkında bildiklerinizi söyler misiniz?" bu sorunun yanıtı ilk olarak Yüzüklerin Efendisi, ikinci olarak da Harry Potter olacaktır yani; en fazla göz önünde bulunan iki film serisi.

Ayrıyeten bu filmlerle başlayıp, içindeki fantastik kurgu aşkını açığa çıkaranlar da olmadı değil. Sonuçta bir şeye olan beğenisini, o şeyi görmeden farkedemez insan değil mi? İşte bu yüzden, tam anlamıyla 2000'li yıllarla başlayan fantastik edebiyat fanatizmi, her geçen gün kitapçı raflarını bu türde kitaplarla doldurmayı sağladı.

Ne yazık ki; kitap raflarında yer alan Türk yazarların bu türe ait romanları pek ilgi çekmedi. Bu konuyla ilgili çevremdeki insanlara sorular sorduğumda bunun nedeni hakkında bir kaç fikre sahip oldum. İşte bu fikirlerden bazıları şunlardı:

Fantastik kurgunun tam olarak ne olduğu bilgisi, henüz çoğu insanda oluşmamış. "Türkiye fantastik kurgu için gerekli alt yapıya sahip mi?" şeklinde bir soru bile duydum. Bu sorunun açıklanmasını istediğimde ise şöyle bir cevap geldi: "Türkiye'de mitler yok. Kahramanların isimleri olarak ne kullanılabilir?" Bu düşünce karşısında şaşırdığımı belirtmeliyim. Sonuç olarak fantastik kurgu diyoruz. Bu illa bir alanın mitini alıp çekip çevirmek sayesinde mi oluyor? O zaman zamanın mitleri neyden esinlenerek yazıldı diye düşünülmüyor mu? Yoksa Zeus ve Odin kardeş mi? :) Bu yüzden altyapı konusuyla ilgili yorumum şu olacaktır her zaman: "Türkiye'de fantastik kurgu için altyapı değil, bilinç olması lazım." 

Diğer bir durum ise fantastik kurgu bilgisi olan insanların kafasında ise bir önyargının alıp yürümesi. Bu da Türkiye'de yapılan hiçbir şeyin diğer ülkelerde yapılandan iyi olmaması düşüncesiyle birlikte geliyor. Burada yanındaki insanın bir şey yapacağına, yapabileceğine güvenilmiyor. Bu da pek çok düşüncenin, hevesin sonlanmasına neden oluyor da olabilir. Sadece edebiyat değil, sinema, tiyatro... aklınıza hangi konu gelirse bu böyle, en azından gözlemlediğim kadarıyla... Bu yüzden tek istediğim bu tür şeyler hakkında fazlasıyla önyargılı olmamak. Ve harcanan emeğe saygı göstermek...

Saygılar...

5 yorum:

  1. Türk edebiyatında siyaset, kişisel gelişim ve aşk romanlarından başka birşey yok aslında. Birkaç kez bilim kurgu da yapıldı ancak yapancı kitaplardan gerçek anlamda geride kalmıştı. Sanırım Türkiye'de yaşayanlar olarak daha çok "satacak" kitap yazmaya çalışıyoruz. İlgi alanı ve hayallerin yerine kariyer ve paraya göre edebi eserler çıkıyor...

    YanıtlaSil
  2. Fantastik Edebiyat konusunda ben henüz Türkiye'den çok fazla şey bekleme taraftarı değilim. Sonuçta orijini Batı olan bir tür. Artı Bilim Kurgu Edebiyatının içinden evrilerek günümüze geldi. Bizde henüz Bilim Kurgunun dahi esamesi okunmuyor.

    Dünyada polisiye kitaplar yok satarken biz sadece bu yabancı kitapların çevirilerini okuyorduk. Polisiye ülkemize nasıl geç girdiyse ve yeni yeni iyi yazarlar çıkarmaya başladıysak, fantastik kurgu ve bilim kurguda da geriden takip etmemiz doğal. Türk fantazi kurgu hiç okumadım, ancak internet üzerinde yazılan bir kaç öyküye göz atma fırsatım oldu. Öyküler son derece klişe, yaratıcılıktan yoksundu. Hiçbiri okuma isteği, merak duygusu uyandırmadı. Bu benim düşüncem tabi.

    Dışarda basılmış/basılan eserlerin en iyileri türkçeye çevrilmekte, şu aşamada bu en iyilerle bizim yazarların mücadele etmesi şimdilik mümkün değil, çünkü dediğim gibi elit bir birikim var dışardan gelen.

    Yapılması gereken yazıda da belirtildiği gibi halkın bilincini arttırmak ve çocuk kitabı algısından fantazi kurguyu (ve dahi bilim kurguyu) çıkarmak. Ve herşeyde olduğu gibi yaratıcılığı yakalamak.

    Teşekkürler...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Fantastik Edebiyat'ın nasıl Bilimkurgu Edebiyatının içinden evrilerek günümüze geldiğini anlayamadım. Fantastik Edebiyat, yazım olarak kendini kanıtlamasa da, sözlü edebiyat olarak her zaman vardı. Belki Tolkien'in öncelik ettiği "Fantazi" kavramı için bunu diyebilirsiniz ama Fantastik Edebiyatı tümüylü Bilimkurgu Edebiyatı'nın içine hapsedemezsiniz. Aksine Bilimkurgu, -gelecekte yapılacağı öngörülse de- daha yapılmamış icatların varlığını günümüze taşıyarak hayali(fantastik) bir dünyaya bizi davet etmiştir.

      Türk fantazi kurgusuna gelince, burada yapılanları dediğiniz gibi dünyanın en iyi eserleriyle karşılaştırırsak, o zaman bu türe ilgi duyan ve bir şeyler yazmaya çabalayan kişilerin hevesini baltalayıp, daha farklı konulara eğilmesini sağlayabilir, kişinin kendisinin bile farketmediği cevheri bir daha bulmamak üzere aklının kayıp odalarına kilitleyebiliriz. Kişi kendini çalışarak geliştirir, ki mevzubahis kitap yazmak olduğunda da kişi kendini yazarak geliştirecektir. Bu konuda meraklısına "hayır, olamazsınız onlar gibi" demek yerine, eksikliklerini söyleyip, daha iyi olması için yön göstermek daha mantıklı geliyor bana şahsen.

      Saygılarımla...

      Sil
    2. Benim düşüncem şudur ki; bir insanın yazar olması için, hele hele fantastik kurgu yazarı olması için çok okuması gerekmez. Çünkü hayalgücünüzdür önemli olan. Çok kitap okumanın en büyük avantajı cümlelerinizi düzgün seçmenize olanak tanır.

      Nice yabancı kitap var ki, anlatımı çok kötü olmasına karşın yansıttığı hayal gücü ve düşünceler sayesinde dünyada çok satılanlar arasına girmiştir. Türkiye'de hayalgücü denilince sizinde söylediğiniz gibi "çocukça" gibi bir fikir ön plana çıkmakta. Fantastik kurguya el atan diğer insanlar ise okuduklarından etkilenerek bu işe girişmekte. Yani hayallerin peşinden koşan yok henüz.

      D.Onar'ın da bahsettiği "eksikleri söylemek" konusuna da kesinlikle katılıyorum bu arada. Her ne kadar hayallerin peşinden gitmek olsa da, her yazarın iyi bir editöre ihtiyacı vardır. Hatta yazarların kitaplarını etrafındakilere okutup, eksiklerini öğrenmeye çalışması gerekir. Ne yazik ki daha önce sitemizde böyle bir işe kalkıştık ama hiç sonuç alamadığımız için geri çektik. Çünkü Türkiye'deki ön yargı "Türk yazmışsa kötüdür" şeklinde olunca yazdıklarımızın hiç değeri kalmamıştı.

      Sil
    3. Türk fantastik romanlarına olan ön yargı gerçekten son derece sinir bozucu buna katılıyorum. Son zamanlarda okuduğum türk yazarların fantastik romanlarında artık bazı şeylerin aşıldığını gördüm. sizlere önereceğim kitabın adı anatolya efsaneleri. Mutlaka incelemenizi öneririm.. yukarıda bahsettiğiniz hayalgücü, kurgu oluşturabilme gibi birçok şeyi aşmış. İlk iki bölümü internette pdf olarak var işte: http://www.mediafire.com/view/?8a9800w6mumu2wa

      Sil

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...