Türk mitolojisinde, Altayların yaratılış destanları önemli bir yer tutmaktadır. Bu destanlara göre; dünya, ay ve güneş olmadan önce sular vardı ve Tanrı Bay-Ülgen, Büyük Tanrı (Ak Ana)'dan yaratma emrini almış, bu suların üzerinde uçmaya başlamıştı. (Bir efsaneye göre, insan ruhları da Tanrı Ülgen'le beraber uçarlardı.) Tanrı Ülgen uçarken, suyun üzerine bakıyor, konacak katı bir yer arıyordu. Ve en sonunda yüzen bir toprak parçası gördü, oraya indi. Toprağın üzerinde kil vardı, bu kil Tanrı Ülgen'in emriyle insan şeklini aldı.
Destandan bir bölüm:
Bir insan şekli yapmış Tanrı bir gün çamurdan.
Demiş ki: "İnsanoğlu, türesin bu hamurdan!
Düşünmüş ki ne duyar, ne hisseder bu çamur,
İnsanoğluna çok var, yetişmez yalnız hamur.
Demiş: "Uçup çıkayım göklere bir ruh bulayım,
"Çamura ruh katayım, tam bir Tanrı olayım".
Tanrı ne yaratsaymış, Şeytan da kıskanırmış,
Hele fırsat bulsaymış, ne korkar utanırmış.
Tanrının çıplak tüysüz, bir de köpeği varmış,
Yabancıya vermez yüz, tepinerek havlarmış,
Tanrı demiş köpeğe: "Eğer Şeytan gelirse,
"Sakın aldanmayasın, sana bir şey verirse".
Bir ruh bulayım diye, Tanrı uzaya çıkmış;
Tanrı ne yapmış diye, Şeytan ortaya çıkmış.
Köpek Şeytanı görmüş, korkutarak havlamış,
Bakıp köpeği süzmüş, güzel sözle tavlamış.
Demiş: "Ey köpek niçin tüysüzsün sen doğuştan.
"Titriyor bak hep için, rahatın yok soğuktan;
"Tanrı'nın İnsan'ına, gel yol ver bir bakayım;
"Senin tüysüz sırtına, altın tüyler takayım!"
Köpek bu söze kanmış, havlamamış Şeytana,
Şeytan çamuru almış, tükürmüş ilk insana.
Şeytanın tükrüğüyle, köpek de hep boyanmış,
Altın tüy buldum sanmış, pis tüylerle donanmış.
Tanrı dönünce bakmış, insanı tükrüklerle,
Köpek de dolaşıyor, gururla pis tüylerle.
Köpeğe demiş: "Doyma insandan rahat bulma.
"Nefret etsinler senden, dayaktan eksik olma!"
Tanrıdan kıllı imiş, atası ilk insanın.
Şeytanın tükrüğünü, çevirmiş Tanrı içe,
İnsanın iç yüzünü, getirmiş Tanrı dışa.
İnsan ölümlü olmuş, içi hastalık dolmuş,
Fesat kalbini yolmuş, insan gökten kovulmuş.
Güzelmiş dıştan insan, sakın bakıp aldanma!
Güdermiş içten Şeytan, sakın aldanıp kanma!
Altay Türklerinin efsanelerinde, güneşin ve ayın yaratılması ile ilgili ise şöyle dizeler mevcuttur: (Görünüşe göre Altaylar uçmaya bir hayli takılmış :))
"Ne ay, ne güneş varmış, insanlar uçarlarmış,
Uçanlar ısı verir, ışıklar saçarlarmış.
Nasıl olmuşsa birgün, bir insan hastalanmış,
Tanrı bir şey göndermiş göğün içinde yanmış.
Aynaya benzer şeyler, büyümüş büyümüşler,
Onların ışıkları, gökleri bürümüşler.
Bunlar göklerde yanan, ayla güneş olmuşlar,
Yeryüzünde yaşayan, insana eş olmuşlar."
________________________________________________
Göktürklere göre ise; Yüce Tanrı'nın yarattığı-izin verdiği dört unsur vardı: Gök, yer, insanlık(Kişioğlu) ve devlet(Türk Kağanı).
Yaratılış, Göktürk Yazıtlarında şu mısralarla işlemişlerdir:
"Yukarıda mavi gök,
Aşağıda Yağız Yer yaratıldığında,
İkisi arasında İnsanoğlu yaratılmış;
İnsanoğlunun üzerine de,
Atalarım, Bumin Kağan, İstemi Kağan oturmuşlar!..."
________________________________________________
Yakut Türklerine göre ise dünyanın ve yıldızların yaratımı şu şekilde anlatılır:
"Tanrı bir çadır kurmuş, yeryüzünü kaplamış.
Gökyüzü çadır olmuş, dünyamızı saklamış.
Göğü kötü ruh basmış, yere inmesin diye,
Tanrı çadırı aşmış, bir koca direk ile.
Bu direk dünyanın tam ortasından uzarmış,
Kutup yıldızını da, tam altından tutarmış.
Bu çadır dışındaki, uzay aydınlık imiş,
Kubbenin içindeki yerse karanlık imiş.
Dünya aydınlık olmuş, Tanrı delikler açmış,
Delikler yıldız olmuş, dünyaya ışık saçmış"
Yakutlar aynı zamanda Samanyolu'nu da tanrının ayakizleri olarak tanımlamışlardır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder