Zombi temalı film ve oyunların istilasına uğramışken daha
fazlası gerekli diyerek dizi olarak çekilmeye başlayan The Walking Dead,
görsellik konusunda birçok yapımı cebinden çıkarabilecek bir yapım.
İkinci sezon 13 bölümden oluşmasına rağmen baya değinilecek
konu var ve incelememi yazmaya nereden başlayacağıma gerçekten emin değilim. Bu
yüzden direk iyi yönler ve kötü yönler olarak ikiye ayırıp hemen konuya
başlasam iyi olacak.
Başlamadan önce şunu da belirtmemde yarar var. Öğrendiğim
kadarıyla The Walking Dead normalde bir çizgi roman olarak başlamış. Çizgi
romanlar ile pek aram yoktur ve kendisini okumadığımı belirtmek isterim. Yani inceleme
boyunca göreceğiniz bütün yorumlar dizideki sahnelere göre yapılmıştır.
Öncelikle sezonun iyi yönlerini ele alarak başlayalım en
iyisi… İyi yönlerinden fazlasıyla söz ettik şimdi de kötü yönlerini ele almaya
başlayalım.
Şaka bir yana geçen sezona göre gerçekten yok denebilecek
kadar az bu sezonun iyi yönleri. Yine de yok sayılmayacak birkaç olay var tabi
ki. Bu olayların başında Daryl geliyor. Zombilerin istila ettiği bir dünyada
her tarafı açık bir motorla seyahat eden aykırı bir adam kendisi. Bir önceki
incelememde de bahsettiğim gibi düşüncelerimi boşa çıkarmıyor ve adamın hası
olduğunu sezon boyunca gösteriyor. Sophia’yı geceleyin bile araması, yaralı
halde tek başına gölden çıkması, bıçakla zombi öldüren ilk kişi olarak
görülmesi, ince ruhlu yapısını arada bir ortaya çıkarması, neden onun için
adamın hası dediğimi ortaya koyan özellikleri. Her görüldüğü sahnede kendisini kanıtlıyor
açıkçası.
Daryl |
“Sorry brother…”
Her ne kadar en başta spoiler içerir yazsa da, sizlere Dale
ve Shane’nin bu sezonda öldüklerini söylemeyeceğim. Hayır hayır, hele Shane’i
önce Rick, sonra oğlu Carl öldürdü demeyeceğim. (Baba oğul iki kere öldürdüler
adamı en sonunda.) Dale’in ölmesi bir bakıma sorun oldu diyebilirim. Konuşması
her ne kadar bıkkınlık verse de, onun Muppet Show’daki Animal’a benzettiğim,
bir türlü ortada duramayan kaşları ile Andrea’nın ağlarken bile tebessüm eden
botokslu ağzı yüzünden çok iyi çift olacaklarını düşünüyordum.
Ama Shane’nin ölümü “oh be en sonunda” dedirtti diyebilirim.
Hatta bir bölümde “Biri şu Shane’i öldürsün” dediğimi hatırlıyorum ve sağ
olsunlar beni kırmamışlar. Bir önceki incelememde beni yine haklı göstererek,
Otis’in bacağına sıktı ve ne kadar sinir bozucu biri olduğunu gösterdi. Onca
derdin ortasında bir de bu manyaklarla uğraşmaları beni geriyordu açıkçası,
ölmesi iyi oldu.
Bu sezonun iyi yanlardan bir diğeri ise, ilk sezonun sonu
için söylediğim onca lafın ardından, bu sezon sonunun hakkını vermiş olmaları.
Sezon finali bu sefer gerçekten çok güzel olmuş diyebilirim. “Yeter artık çıkın
şu çiftlikten” düşüncemi desteklediği için mi yoksa “gizemli zenci” ve
“hapishane” gibi görülen gizemli yerin verdiği meraktan dolayı mı sezon
finalini bu kadar sevdim bilmiyorum.
Sezonun ilk altı bölümü birkaç olayın dışında fazlasıyla
sıradan ve çok yavaş ilerliyor. Yedinci bölümden itibaren olaylar başlıyor ve
dizi izlenesi bir hal alıyor. Zombiler daha sık görülmeye ve ilginç gelişmeler
yaşanmaya başlıyor da diyebiliriz daha doğrusu. Aslında, çok sıradan geçen altı
bölümden sonra gelen her şey sizi etkiler şekilde de gelişiyor olabilir.
Andrea’nın Lori’ye laf soktuğu onuncu bölümdeki sahneyi de
çok sevdim açıkçası. Andrea, Lori’ye söylemek isteyip de söyleyemediğimiz
şeyleri tek tek sıraladı resmen ve tamamen hak veriyorum ona. Hatta Lori’nin,
Shane’nin ölümünden sonra Rick’e sinirlenmesini de tamamen manyak olmasına
bağlıyorum. Rick ve Shane ile birlikte aşk üçgeni oluşturmaya çalışan bir
dengesizin dengesini iyice bozarsanız size yan çizmeye başlayacaktır. (Nasıl
gıcık kaptıysam artık iyice saydırıyorum.)
Ayrıca bölüm başında Shane’nin dikkatlice baktığı ve açık
tarlada sağ tarafta duran zombi, bölümün sonunda geri dönerlerken yine aynı
yerde sağ tarafta idi. “Karşıya geçmiştir”, “aynı zombi değildir” bahanelerine
hiç gelemeyeceğim. Bariz şekilde gözden kaçmış.
Bu sezonda bir de doktorun Rick’e söylediği gizemli şeyi
öğrenmiş bulunduk. Herkes virüslü ve ölenler bu virüs yüzünden tekrar canlanıp
zombi oluyorlarmış. Ufak da olsa iyi bir açıklama ama bu düşünce farklı
sorunları ortaya çıkarmış. Onlara da az sonra değineceğim zaten.
Dizideki kötü yanlara geçmeden önce aklıma takılan sorulara
değinmek istiyorum. Mesela bulabilecekleri hiç mi telsiz yok? Herkes
birbirinden bir haber geziyor. Hiç olmadı Walkie-Talkie bulmak benzin bulmaktan
daha kolay olurdu sanırım.
Bu sezonda Lori’nin hamile olduğunu ama çocuğun kimden
olduğunu bilmediğini öğreniyoruz. Tek korkum, eğer çocuk Shane’den ise, çocuğun
tamamen burun olarak doğması muhtemel. Suratıyla dalga geçmek gibi olmasın ama
Shane’e benzeyen bir bebeğim olursa kendi ellerimle zombilere atarım yemin
ederim. (Şaka şaka bunu yapacak başkalarını bulurdum ben atmazdım…)
Saçma gelen unsurlardan biri ise, bütün insanlarda bu virüs
var madem, neden sadece ısırıldıklarında dönüşüyorlar? Öldükleri zaman zaten
zombi oluyorlar, ısırıldıklarında en fazla aynı virüsü kapacaklar ki bu virüs
üzerlerine sıçrayan onca kan ile de bulaşmıştır onlara. Isırıldıklarında
fazladan bir virüs daha mı kapıyorlar acaba? Bu da saçma olurdu ama neyse diyip
es geçelim.
Ama en büyük soru sezonun ilk bölümünde. İlk sezonda
hatırlarsınız, bu zombiler çok iyi koku alıyorlardı ve yağmurlu havada bile
Rick ile Glenn’in üzerlerinden akan ölü kanından sonra kokularını alıyorlardı.
Fakat ikinci sezonun ilk bölümünde herkes araba altına saklanıyor. Arabaların
altı kokuya karşı izole mi sağlıyor? Bu arada daha önce de dediğim gibi ilk
altı bölüm fazlasıyla gereksiz uzatılmış ve ilk bölümde araba altına saklanma
sahnesinde bunu fark ediyorsunuz. Sanki yanlarından Çin ordusu geçti dedirtecek
kadar bekliyorlar çünkü.
Diğer merak ettiğim şey ise neden boş boş oturdukları. Koca
sezon çiftlikte kaldınız, insan orayı kaleye dönüştürürdü şimdiye kadar.
Çitleri dışarı bakacak şekilde sık sık yerleştir, yetmedi bir set daha çek,
yetmedi tel döşe… Ama yok, sonra zombiler gelince nasıl girecekler içeri değil
mi! Çiftlikten çıkmalarını çok istiyordum fakat böyle “burası emniyetli”
diyerek beklemeleri de olmamış. (Dışarıdan bakınca kolay geliyor ne yapayım.)
Bir de bacağı kazığa geçen genç vardı. Onun bacağını oradan
koparmadan, o kadar kısa sürede nasıl çıkardılar? Belki benim atladığım bir iki
muhabbet oldu ama o çocuğun o bacakla yürümesi bile birkaç ay sürerdi.
Dale’i öldüren zombi elleriyle karnını açacak kadar güçlü,
ama sopayla kafası göçecek kadar güçsüz. Zombilerin güç kavramı fazlasıyla
dengesiz diyebilirim. Sizi yakalayınca kendilerine çekemiyorlar ama elleriyle
parça pinçik edebiliyorlar.
Son olarak arabayla eze biçe zombilerin üstünden neden
geçmiyorlar? Adamların eti kolu kopacak yer arıyor zaten, arabayla dümdüz
edemezler mi? Öldürmese bile süründürür hiç olmazsa. Olmadı elinde paspas ile
gireceksin aralarına, zaten zor yürüyorlar, önüne geleni süpürür gibi yere it
gitsin, olmaz mı? (Evet evet dışarıdan bakınca çok kolay gibi görünüyor
sanırım fazla uçmaya başladım.)
Ve geldik dizide göze batan kötü noktalara. Yazı şimdi
başlıyor diyebilirim çünkü buraya ekleyecek gerçekten çok şey var.
Neredeyse herkesin, onca derdin içinde bir de sevgili yapmak
için uğraşmaları sırf diziyi uzatmak için ortaya atılmış senaryolardan ibaret.
Psikolojik olarak çöküntü yaşıyorlar ve sığınacak dal arıyor olabilirler ama
yine de bunca dert içinde sevgili yapmak için kasmaları garip geliyor.
Sophia, Öncesi ve Sonrası |
İlk incelemede sanırım biraz nazar değdirdim ki dizinin hızı
gerçekten çok düşmüştü. Çocuğun vurulması ve iyileşme süreci gerçekten çok
gereksizce uzun sürüyor. Bunu bir sonraki sezona konu bulmak için öylesine
geçiş sezonu maksadıyla yazdıklarına inanıyorum ve üçüncü sezonda çok sağlam
kurgularla geleceklerini umut ediyorum.
Sinir bozucu bir diğer unsur ise ahlaki düşüncüler. Tamam
yaşayan birini öldürmemek doğru bir karar, zaten dünya üzerinde kaç kişi
kalmışsınız ki. Ama ilk bölümde arabalardan malzeme almayı “mezar soymak” gibi görmeleri
saçma idi. Yok yani o kadar ahlaklıydınız, esir alınan çocuk ölsün diye niye
direttiniz madem?
Otis’in öldüğü bölümde ilk dikkatimi çeken olay, Rick’in
silahını ona vermiş olmasıydı. Daha sonraki bölümlerde Rick’in silahı yine
kendisindeydi. Bunu bölüm hatası olarak görmüştüm ama neyse ki 11’inci bölümde
bu konuya değinmişler ama sanki aldıkları eleştiriler yüzünden düzenlemişler gibi
durmuş diyebilirim.
Ahırda onlarca zombi olduğunu öğrendiklerinde, Shane’nin
sıkıntı arar gibi sürekli ahırın etrafında gezmesi de sinir bozucu. Yine “iyi
ki öldü” demeden edemeyeceğim. Ama sadece Shane değil. Küçük sinir bozucu
veledimiz Carl da başına buyruk hareketleri sırasında Dale’i öldüren zombiyi
görüyordu. Çubukla b*kunu eşeleyen çocuk misali ona taş atması falan iyice deli
etmişti beni. Hatta zombilerin tarafını tuttuğum tek sahne diyebilirim…!!! (Psikopata
bağladım, kabul ediyorum.)
Glenn’in sevgilisine de değineyim hazır başlamışken. Çok
güzel bir kadın ama sürekli duygu değişimlerinde bulunması sinir bozucu.
Aslında gayet güzel bir fikir, psikolojilerin iyice çöktüğü bir dönemde bu tip davranışlar normal. Ama güzel bir kızı davranışlarıyla heba etmek derim ben buna.
İşin ilginç yanı sadece Glenn’in sevgilisi değil, bütün
diğer kadınlar sinir bozucu. Ortalığı karıştıran, erkekleri gaza getiren ve
birbirlerine düşürmeye çalışanlar hep kadınlar olarak görülüyor dizide. “Sen
nasıl erkeksin?” gibi laflar dönüyor resmen ki kavgada söylenmez. Bu gidişle
dizide sırf başrol olduğu için sadece Rick kalacak. Diğer herkes aptallıkları
yüzünden ölecek gibi.
Önümüzdeki sezon ölecekler listesinin en başına T-Dog
geçecek sanırım. Sivrilmeye ve çıkarcı davranmaya başlıyor ki karma böyle
insanları cezasız bırakmaz. (Hiç olmazsa dizilerde.)
Sonraki sezonun hapishanede geçeceği kesin gibi. Çiftlikte
bile bir sezon geçirdiyseler, tam korumalı bir hapishanede 10 sezon sürer bu
dizi. Zombiden çok entrika ve insanların birbirine kazık atmalarını izlersek
hiç şaşırmayacağım o yüzden. Bu sezonda bahsi geçen otuz kişilik gurubun da bu
hapiste olabileceği ihtimalini düşünürsek ve Rick’in, arkadaşlarını
öldürdüklerini öğrenirlerse, siz düşünün gerisinde gelen curcunayı.
Zombiden "Harbi mi lan?" bakışı |
İlk sezonda görülen helikopter burada yine görülüyor. İlk
gördüğümde bir yerlerde askeri üs olabileceği fikrine kapılmıştım. Şimdi ise,
bu askeri üssün helikopteri kullanarak zombileri kışkırttığı ve yönlendirdiğini
düşünmekteyim. Onu gördükten sonra zombilerin yön değişip çiftliğe saldırmaları
fazlasıyla dikkat çekiciydi.
Dizideki zombilere bayağı imrendim diyebilirim aslında. Sabah akşam et
yiyerek benden daha iyi besleniyorlar. Hele elleriyle iştahla yedikleri
sahnelerde midemin bulanması yerine aksine karnım acıkıyordu. (Bu dizi beni
bozuyor sanırım acilen bırakmam gerek.)
Sezonun sonundaki zombi saldırısında herkesin bir anda dağılmasıyla,
üçüncü sezon birbirlerini bulmak ile geçer diye tahmin etmiştim ama sağ
olsunlar hemen bir araya gelerek işi iyice bıkkınlık derecesine taşımamışlar.
Dediğim gibi sezon sonu mükemmel olmuş, göze batan hiç bir şey bırakmamışlar.
Bir de dizideki Portal oyununun reklamı hoşuma gitti. Ama
Glenn’in kuyuya sarkıtılmak ile Portal arasındaki bağlantıyı nasıl kurduğunu çözemedim
diyebilirim. Kuyunun ağzını Portal kapısı olarak mı gördü acaba?
13 bölümlük sezon için fazlasıyla şey söyledik sanırım.
Geriye de söylenecek pek bir şey kalmadığı için yazıyı burada bitiriyorum. Bir
sonraki incelemede görüşmek üzere… Beyinlerinize sahip çıkın…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder