7 Nisan 2012 Cumartesi

The Walking Dead 1. Sezon İncelemesi

(Spoiler İçermektedir)

Beyine hasret beyinsiz yaratıklar, korku temasının en sevilen örnekleridir. Salına salına yürümeleri ve ilginç şekilde böğürmeleri, hayranları tarafından bir korku unsuru olmaktan çıkıp, onları kucaklayıp sevecek evlatlara dönüştürmüşlerdir. (tamam biraz abarttım kabul ediyorum.)

Residen Evil: Retribution filminin arifesindeyken, (14 Eylül 2012'de sinemalarda) son zamanların en çok ilgi çeken yapımı olan The Walking Dead ile zombiye olan açlığımızı doyurmaktayız.

Öncelikle birçok Amerikan dizisi gibi başladığınız anda daha sonra neler oluyor diye peş peşe bölümlerini sıralayacağınızı söylemem gerekir. Bu yüzden bölüm bölüm olarak değil, sezon sezon takip etmenizi tavsiye ediyorum.

Karakterler hiç fena değil. Pek fazla iç dünyalarını ortaya çıkaran olaylar ve kendilerini gösterecek sivri hatları yok ama bazı davranışları ilgi çekici. Glenn'in (Steven Yeun) ayrıntısal zekası fazlasıyla dikkat çekici. Ne yapılması gerektiğini gerçekten çok iyi kurguluyor ve sadece onu dinleseler çok refah bir hayat yaşayabilirler sanırım. Shane (Jon Bernthal) ise çok nazik görünmeye çalışsa da fazlasıyla hırslı ve ileride büyük sorunlara neden olacağı kesin. Benim bakış açıma göre dizide şimdiden en sinir bozucu karakter unvanını almış durumda. Merle'nin kardeşi Daryl (Norman Reedus) ise tam aksine çok kaba ve anlayışsız görünmesine rağmen, dizinin bel kemiğini oluşturacak türde bir karakter. Ya da Şehrin Azizleri (The Boondock Saints) filmine olan hayranlığım nedeniyle onu aşağılamak istemiyor da olabilirim. Ama dizide iyi bir nişancı, tuttuğunu koparan, vurdum duymaz, duygusuz ama mantıklı bir tip olması da fazlasıyla dikkat çekici.

İlk sezon 45'er dakikalık sadece 6 bölümden oluşmasına rağmen, konuya giriş yapılmış ve olaylar hızla gelişmiştir. Başka bir dizide Rick'in (Andrew Lincoln) karısını ve çocuğunu bulması bile 2 sezon sürebilirdi mesela. Veya "hacı burada neler oluyor" demesi bile 2 bölüm alabilirdi.

Ama The Walking Dead ekibi izleyicinin merakını yitirmemek için bölümleri gerçekten çok iyi hazırlamışlar. Her bölümde tam diyaloglardan sıkılmak üzereyken zombiler ile olan münasebetlerin ortaya çıkmaları iyi zamanlanmış diyebilirim. Her ne kadar Dale Horvath adındaki (Jeffrey DeMunn) yaşlı adamın konuşmalarını izlerken ileri sarmış olsam da, diğer diyaloglar beni sıkmamıştı.

İlk sezonda konuya hızlı girilmiş demişken gözüme çarpan yan bağlantılardan bahsetmeden edemeyeceğim. Örneğin ilk bölümde Rick'in geride bıraktığı zenci adam ve oğlu, kolunu keserek kelepçeden kurtulan Merle (Michael Rooker) ve yol kenarında bırakmak zorunda kaldıkları Jim'in (Andrew Rothenberg) daha sonra tekrar ortaya çıkacağı fazlasıyla aşikar. Önceki bölümler ile yapılan bağlantıların ön görülmesi her dizide çok güzel etkiler bırakmıştır.

Mesela ilk bölümde Rick'in hastane sahnesinde göze çarpan bazı ayrıntılar vardı. Kapının önünde duran sedye, duvardaki mermi izleri ve hastane duvarının yıkılmış olması en dikkat çekici, ama neden oldukları bilinmeyen ayrıntılardı. Sezonun son bölümünün başında ise bu ayrıntıların sebepleri güzelce işlenmiş.

Bir diziye göre harika denilebilecek zombi makyajları ve kol bacak kopma, kan fışkırma sahneleri mevcut. Zombiyi oynayan oyuncuların da elleri dert görmesin demeden edemeyeceğim bu yüzden. (evet evet yandaki zombiyi kastediyorum) Ve ekibin eski zombi kültürüne ayak uydurmaları da gayet güzel. Zombi filmleri hayranlarının gayet iyi bildiği gibi, son zamanların zombileri artık depara kalkıyor ve ısırdıkları kişiler anında zombi oluyorlardı. İşleri zora koşmak bu kadar olur dedirtecek bu özellikler yenilik adına harikaydı ama eski zombilerin tadı bir başka tabiki. (bu tür zombileri evlat gibi seviyoruz demiş miydim?)

Dizi her ne kadar güzel olsa da göze çarpan kötü yanları da yok değil. Öncelikle neredeyse her zombi filminde sinir olduğum durum bu dizide de söz konusu. Her attıklarını kafadan vurabilen bir ekibin, saatte yarım kilometre hızla hareket eden bu beyinsiz mahluklara karşı nasıl kayıplar verdiklerini hala anlamıyorum. Elbette insanları eğlendirmek amacıyla yapılmış bir televizyon dizisi olabilir ama bu ayrıntılar izleyiciyi deli edebiliyor. Zombi kıyameti kopmuş, et yiyen yaratıklar etrafta fink atıyor, geriye kalan insanlar her şeyden korkar hale gelmiş, sen hala yan odadan gelen sesi merak edip kolunu oraya sokuyorsun. Var mı böyle bir şey arkadaş??? (Böyle bir sahne yok dizide ama ne demek istediğimi anlamışsınızdır.)

Zombi teması işlendiği için diziyi gerilim veya korku maksadıyla izlemek istiyorsanız sakın denemeyin. Çünkü dizi macera tadında ilerliyor. Zorluklardan kurtulmak ve yaşamak için yapılması gerekenler temel alınmış durumda. Şahsen daha iyi olmuş diyebilirim ama korku hissini yaşamak istiyorsanız bu diziyi hiç denememenizi tavsiye ederim. Çünkü çok büyük hayal kırıklıklarına uğrayabilirsiniz.

Bir de ilk sezonun finali çok amaçsızca koyulmuş bir bölüm. Zaten bu bölümün yazarları ikinci sezonda yoklar çok şükür. Sezon finaline neden bu kadar sinir olduğumu merak ediyorsanız, tek sebep bölümde zombi görülmemesi değil. Sezon finali dediğinizde çok büyük bir olay olur ve sonraki sezona kadar sizi merak içinde bırakır. Ama bu bölümde böyle bir durum söz konusu değildi. Sadece zombi virüsünün nasıl işlediğine dair yeterince ayrıntısız bir açıklama yapılmıştı. Salgının nereden yayıldığı, nasıl yayıldığı, nasıl etki ettiği, çürüyen bedenlerdeki kasların hala nasıl işlevsel olduğu gibi bir iki farklı görüş de ortaya atılabilirdi.

Aslında bu bölümde benim beklentim, doktorun diğerlerini esir alıp sırayla onlara virüs vermesi yönündeydi. Böylece taze doku örneklerine sahip olup araştırmalarına devam edebilecekti. Ve kahramanlarımız buradan kaçmanın bir yolunu bularak, zombilerin hakim olduğu yeni düzende hiç kimseye güvenmemeleri gerektiğini öğreneceklerdi.

Belki de beklentilerimi karşılamadığı için sezon finalini sevmedim ama dediğim gibi, dizi gerçekten harika ve izlenesi bir yapım. En kısa sürede ikinci sezonun incelemesini de yazıp sizlere görüşlerimi bildirmek için sabırsızlanıyorum diyebilirim. Bir sonraki incelemede görüşmek üzere... Beyinlerinize sahip çıkın...

3 yorum:

  1. Zombi filmlerinde favorim Resident Evil serisi hatta sevdiğim ve tamamını izlediğim tek seri diyebilirim.. Milla'ya özel bir sempatim olduğu da su götürmez bir gerçek onun etkisi de olabilir tabi ki.. Lafı geçti diye bahsettim ama The Walking Dead'in sadece bir bölümünü izlemiştim beni meraklandırdın mutlaka izlemeliyim.. Ellerine sağlık..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. ikinci sezon incelemesini okuduktan sonra fikrin değişebilir benden söylemesi ama :D

      Sil
    2. O vakit 2.sezon incelemesini okumadan izlerim..

      Sil

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...