“Neredeler?” diye sordu.
“Bilmiyorum.” dedim. “Nerede
olduklarını bilmiyorum”
Günlerdir bu sorularla işkence görüyordum. Vücudumun
iletkenliği ölçülürcesine elektrik veriyorlardı. Ama gerçekten bilmiyordum.
İlk denek bendim. Dünya üzerindeki iş gücünü dolduracak,
asla yorulmayan, her emri yerine getiren klonların ilk örnekleri benim
genlerimden alınmıştı. Güzel amaçlar ile yola çıkmıştık. İnsanlar
çalışmayacaktı. Her şey onlara hizmet eden klonlar tarafından yapılacaktı.
Ama işler ters gitti. Klonların genetik şifreleri
istenildiği gibi değiştirilememişti. Kendi iradeleri vardı ve her canlı gibi
yaşama içgüdüsüyle tesisi ele geçirdiler.
Kendi yüzümün sinirli ifadesinin bu kadar korkunç
olabileceğini hiç tahmin etmezdim. Kendime işkence eden onlarca “ben” vardı
etrafta. Ve istedikleri tek şey, klonlama bilgilerinin saklandığı belleğin
nerede olduğuydu. Kendilerine bir ordu kurmak için onlara ihtiyaçları vardı.
Halbuki klonlama işlemini yapan bilim adamları, bilgiler
ile kaçarken hepimizi tesise hapsetmişlerdi. Nerede olduklarını bilmiyordum.
Buradan nasıl çıkılacağını da.
Yüzüme çöken gölgem sert bakışlarıyla tekrar sordu.
“Neredeler?”
“Bilmiyorum.”
En son kapıları üzerimize kapatırlarken, diğerleriyle
birlikte kendimi görmüştüm. Hatırladıklarım, gördüğüm işkencelerin
halüsinasyonları mıydı emin değilim. Ama artık emin olduğum tek şey vardı.
“Kim olduğumu bilmiyorum.”
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder