1 Mart 2012 Perşembe

Fantastik Düşüncelerin Sinemadaki Yeri

Fantastik kurgu olarak çekilen ilk filmler Georges Méliès’in The Infernal Boiling Pot (1903) ile Jules Verne’nin Voyage à travers l'impossible adlı romanından uyarlanan The Impossible Voyage’tır. (1904) Her iki filmi de Georges Méliès yönetmiştir.

1980’lerden sonra göze çarpan en iyi fantastik altyapısı olan filmlere kısaca bir göz atalım:

Ghostbusters – Hayalet Avcıları : (1984 – 1989)
Unutulmaz bir seridir Hayalet Avcıları. Her yaştan insanın kesinlikle izlemesi gereken bir filmdir. Müzikleri ve eğlenceli yapısıyla gönülleri fethetmiştir. Filmin en ilgi çekici karakteri ise “Stay Puft Marshmallow Man” olarak tanımladıkları denizci kıyafetli dev hayalettir sanırım. Serinin üçüncü filminin 2012’de çıkacağına dair bir söylenti var. Bakalım eski tadını verebilecek mi?

Gremlins – Gremlinler : (1984 – 1990)
Kafalarına su dökmez ve gece yarısından sonra beslemezseniz dünyanın en şirin evcil hayvanlarıdır. Ama ne zaman gece yarısından sonra yemek yerler, işte o zaman korkulu rüyalarınıza dönüşürler. Kısmen eğlenceli bazen ürkütücü tarafıyla Gremlinler, sinemanın en çok bahsi geçen fantastik yaratıklarından biri olmuşlardır.

The Neverending Story – Hiç Bitmeyen Hikâye : (1984 – 1990 –1994)
Birçok kitap sizi, okurken anlattığı diyardaymışsınız hissine kaptırır. Ama sadece bir kitap sizi gerçekten o diyara sokar. (Bazen de Inkheart’daki gibi, kitapları gerçek hayata getirir.)Hiç Bitmeyen Hikâye’nin Alice Harikalar Diyarında tadında bir macerası vardır. (Alakasız olacak ama başkarakter Atreyu’nun adını alan bir metal gurubu bile vardır ki en sevdiğim guruplardandır.) Hele o uçan köpek yok mu, o köpekten bu filmi izleyen her çocuk isterdi sanırım. (Avatar adlı çizgi filmde bu köpeğin aynısını kullanmış olsalar da ben özellikle bu filmdekini isterdim açıkçası)

Beetlejuice – Beter Böcek : (1988)
Sinemada fantastik kurgu denilince akla gelecek ilk isimdir belki de Tim Burton (Charlie and the Chocolate Factory, Alice in Wonderland, Big Fish, Edward Scissorhands…) ve onun en ünlü eseri Beter Böcek. Eğer onun ismini üç kez söylerseniz gerçek hayata gelir. Ama Şeker Adamın aksine çok eğlenceli bir yapısı vardır. Her izleyenin kesinlikle, üç kez ismini telaffuz edip gerçeğe gelmesini hayal ettiğine emin olduğum, çirkin ama sempatik kişiliktir. Doğaüstü güçlerini serserilik ve şamata için kullanan bu yaratıktan her eve bir adet lazım olduğuna inanıyorum.
(Shake, shake, shake, Señora, shake your body line
Shake, shake, shake, Señora, shake it all the time)

Who Framed Roger Rabbit – Masum Sanık Roger Rabbit : (1988)
Gerçek ve çizgi film karakterlerin bir arada var olduğu, çizgi filmlerin de stüdyolarda çekildiği fantastik bir dünyada, katil olduğu iftirası atılan Roger’ın komik filmi her izleyeni neşelendirmiştir. Roger suçsuzluğunu ispat etmesi için dedektif Eddie’ye (Bob Hoskins) sığınır. Her ne kadar çizgi karakterler ölümsüz olsa bile, onları öldüren bir katilin de ortalıkta gezmesi, hem Roger, hem de ona yardım eden Eddie’nin başını belaya sokar.

The Mask – Maske : (1994 – 2005)
Neden fantastik kurgulardaki süper kahramanlar sempatik oluyor da, bilim kurgu tabanlı süper kahramanlar fazla ciddi takılıyor anlamadım. İşte bir diğer sempatik kahramanımız ise maskedir. Onun sınır tanımayan güçlerini görünce gayet normal karşılayan (veya gerektiği kadar şaşırmayan) bir şehirde istediği gibi eğlenmenin derdine düşmüş bir karakterdir maske. (ve ilk filmde Cameron Diaz’ın fiziğine hayran kalmamıştım dersem yalan olur. Fantastik bir filmde fantastik bir kadın diye buna denir.)

Jumanji – Jumanji : (1995)
Jumanji bir oyun değil, hayat savaşı verilen bir mücadeledir. Attığınız zar sizi hiç beklenmedik zor bir duruma sokabilir. Oyunu oynamaya devam ettikçe işler içinden çıkılmaz hale gelir. Ama bitirmek için zarları yuvarlamaya devam etmeniz gerekmektedir. Yoksa bir arkadaşınızı, yanlış bir zar yüzünden yutan Jumanji’nin içinden kurtaramazsınız. Dönemin en güzel ve sürükleyici filmi Jumanji, her yaştan hayran kitlesiyle en çok sevilen fantastik filmlerden biri olmuştur.

Toystory – Oyuncak Hikâyesi : (1995 – 1999 – 2010)
Oynarken birçok farklı karaktere sokup hayal gücümüzle yaşattığımız oyuncakların aslında gerçekten canlı olduklarını gösteren bir animasyon Oyuncak Hikâyesi. Hatta onların hayatı o kadar canlıdır ki, birbirlerini korumak için girdikleri maceralarda izleyenleri yerlerine çiviler. Özellikle üçüncü filmin final sahnesindeki aşırı duygusallık yüzünden tüm izleyenlerin kursağını düğümleyen animasyon, çıktığı yıl imdb sıralamasında ilk sıralara yükselmişti. Bu arada serinin dördüncü filminin yapıldığına dair söylentiler mevcut. (Shrek, Monsters Inc, Ice Age gibi birçok güzel animasyon var ama oyuncak hikâyesi kendi alanında ilk ve duygusallık anlamında tektir.)

Blade – Bıçağın İki Yüzü : (1998 – 2002 – 2004)
İyilik için savaşan vampirlerin en karizmatiği. İyice saçmalayıp piknik yapmaya çıkan günümüz vampir hikâyeleri ile gerçek vampirler arasındaki geçişi sağlayan filmlerden biridir. (Diğeri de Vampirle Randevu olsa gerek.) Vampirlere sempati beslememizi sağlayan bir yapım oldu Blade. Gündüz yürüyen tek yarı vampir olan Blade, kendi cinslerinin kökünü kurutmak için ant içmiştir.

The Green Mile – Yeşil Yol : (1999)
Fantastik romanları çok bilinmese de Stephen King bu konuda uzman sayılır. Bunun en güzel örneği Yeşil Yol olarak gösterilebilir. Kahve markası gibi ismi olan John Coffey’in insanüstü güçleri ona acı vermektedir. Bunun farkına varan insaflı gardiyanlar, onun özgür kalması için, onun sunduğu çareyi kabul ederler filmin sonunda. Salya sümük ağlamanıza neden olacak nadir filmlerdendir Yeşil Yol.

The Lord of theRings – Yüzüklerin Efendisi : (2001 – 2002 – 2003 – (1978 Çizgi Film))
J.R.R. Tolkien’in en çok bilinen fantastik roman serisinden uyarlanan filmin fanatikleri tezat şekilde kitabınkinden daha çoktur. Çünkü film sinemada ele alınan fantastik dünyanın nasıl olması gerektiğini göstermiştir. Fantastik kurgu dalında yepyeni bir sayfa açmıştır sinema tarihinde Yüzüklerin Efendisi. Onun için kurulan localar oldu hatta. Sinemanın, kitap kültürüne nasıl katkı sağlayacağını da öğretmiştir bize. Onun sayesinde birçok izleyici Tolkien’i tanımıştır. Bütün değerli yazarların bu şekilde anılmasını diliyoruz.

Pirates of the Caribbean – Karayip Korsanları : (2003 – 2006 – 2007 – 2011)
Kötü olarak bildiğimiz kitlelerin iyi olarak anlatıldığı filmleri çok seviyor olmalıyız ki, Karayip Korsanlarında iyice sempatik hale getirilen korsanlara karşı büyük ilgi gösterdik. Denizin ortasında bazen amaçların peşinde bazen amaçsızca yol alan korsanların hareketli dünyası izleyen herkesi etkilemişti sanırım. Bu ilgi sayesinde de kolay kolay sonra ermeyecek bir seriye dönüşmüştür artık Karayip Korsanları.

A Cristmas Carol  – Bir Yılbaşı Şarkısı : (… - 2009 - …)
Yılbaşı akşamı huysuz ve cimri Scrooge’a ders vermek için gelen üç hayalet (geçmiş, şimdi ve geleceğin hayaletleri) onun hayatını değiştirir. Amerikan kültürünün en çok bilinen bu hikâyesi defalarca filme uyarlandı. Ama aralarında en çok isim yapanı, animasyon tarzı, Jim Carrey’nin seslendirdiği ve 2009’da sinemalarda gösterime girenidir. (Aslında 2004 yapımı televizyon filmi olarak yapılan müzikal versiyonu da gayet güzeldir.)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...